- varmak
- v. approach, arrive, arrive at, attain, come at, come to, get, get at, get to, go into, hit, make, reach* * *arrive
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
varmak — e, ır 1) Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak Köye akşama doğru ancak varabildim. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir duruma veya düzeye gelmek Yaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı. 3) Hoş olmayan bir sona ermek Beni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşünceye varmak — bir görüşe veya karara varmak, bir inanca ulaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlaşmaya varmak — bir konuda birisiyle anlaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilincine varmak — anlamak, kavramak İnsanın herhangi bir araçla ne yaşadığının bilincine varmasının bir doyum ve haz kaynağı olduğu unutulmamalıdır. A. Cemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
künhüne varmak — (bir şeyin) bir şeyin özünü, aslını anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanıya varmak — belli bir kanı edinmiş olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
secdeye varmak (veya kapanmak) — secde etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yargıya varmak — karşılaştırma ve değerlendirme yaparak bir sonuca ulaşmak, anlam vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sevincinden ağzı kulaklarına varmak — çok sevinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
görüş birliğine varmak — farklı görüş ve düşüncelerden sonra aynı görüş ve düşünceye ulaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kocaya varmak — kız, kadın evlenmek On üç yaşındayken altmış altı yaşında bir kocaya vardığı için izdivaç denen şeyden nefret etmişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük